6 Ekim 2007 Cumartesi

Aşk acıtır...


Yahu takdiri ilahimidir, uzak oldugun için duydugun ozlemmidir, boşlugun verdigi gazmıdır bilinmez. Benim inancım ask oldugu ve askın olmadık zamanda geldigidir. Ask bu olmadık zamanda gelir maddi ve manevi tamiri imkansız hasarlar verir ve gitmez o sabittir. Uzak olursun cok ozlersin yakınken neden soyleyemedim dersin; elimi uzatsam yakalayabilirdim. En kotu ihtimalle bir otobus mesafesindeydi. Adam gibi hoscakal bile diyemedim. Simdi daha sık dusunur oldum. Soru; düsündügün icinmi seversin, sevdiğin icinmi dusunursun. Cevabı bilmiyorum. En azından emin degilim. Ama dusunuyorum seviyorum ozluyorum. Sevdigimi soyleyemiyorum. Anlatmaya calısıyorum ama soyliyemiyorum onun yerine ozluyorum diyorum.

Aşka düşersin resimdeki gibi. Aşka carparsın. Askından ölürsün. Ask iyi bisey olmasa gerek bu kadar acı verdigine gore. En azından acısını biliyorum.

PS: resme tıkla...

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Konuştuğum andan itibaren artık ben, ben değilim. Kendim olabilmek ve onu yansıtabilmek.... İşte beni ben yapan ve bir o kadar da yabancı bir ben yapan durum.
Güneş huzmelerinin ince aralardan geçişi gibi biz de yaşamın içinden geçiyoruz. Ve yansıyoruz zamanın kıyısına. Aslında içsel bir çığlık her şey, aslında : Hiçbir zaman bitmeyen, hep ilerleyen, bize özel ve tek...
ya görürsün ya da göremezsin...Çoğalmak ve bir gün gelip "uzak" olmak...
Yalnız yürüyüşler var sessiz içimde. Sonra soğuk fırtınalar ve sert rüzgarlar. Kaygı var burada, nedensiz kayıpların kaygısı....
Bazen mutluluğu arıyorum karamsar düşüncelerde. Uçmaya çalışan mutluluğu, kuş olan mutluluğu. Kalbinde çırpınır uçmak için ; ne ordadır, ne de dışında...Ne ele sığar ne de avuca. Belki de gözlerinin içindeki gülümsemedir o...
İşte benim uçan mutluluğum. Kanadı kırık mutluluğum. Hiç düşünmemiştim;Seni bu denli özleyeceğimi isteyeceğimi...
seni ve sensizliği....