23 Mart 2008 Pazar

Yunanda tv..

Oyle kablolu yayınımız uydumuz buyuk ekran televizyonumuz falan yok ama 37 ekran zor calısan fakak sevimli biraz uzaklastınmı bırak ekrandaki goruntuyu televizyonun kendisini zor secebildiin bir televizyonumuz var evde. Bu hafta sonu surekli evde oldugum icin daha fazla izleme sansım oldu ama birde birseyin farkına vardım ki gercekten tv bagımlısı bir adamım her gun en az bir yada iki saat seyrediyorum. Neyse gelelim yunanda neler seyrediyoruma. Bence onemli duyunca kıskanacaksınız bazılarını cunku...

Eveet cizgi film manya biri olarak once cizgi filmlerle baslıyorum. Bir klasik olarak sirinler pokemon ve scooby doo var. Ama scoobynin 3 ayrı versiyonunu seyretmek mumkun. Birincisi normal scooby ve gizem avcıları hani su sonunda maske cıkarttıkları, ikincisi onların genclikleri format aynı fakat hepsi cocuk, ucuncusu ise bomba. Bunda sadece shagy ve scooby var ve uzay zamanında geciyor. Ozel scooby buskuvilerini yiyip roboto donusuyorlar cok garip. Garip olan ikinci bir cizgi filmde tazmanya canavarı, road runner, kankası cayote, bugs buny, onun kankası siyah ordek, bide kim oldugunu cıkartamadıgım bir dişi tavsan. Bunlarda gelecekte yasıyorlar hepsinin ozel gucleri var hepsi super kahraman surekli dunyayı kurtarıyorlar. Ama o kadar evrime ramen taz hala konusamıyor:) son olarakta cocuklugumdan hatırladıgım ama adını sanını bilmedigim. Bir cizgi film var cok zor yakalıyorum ama hatırlasınız kesin. Kargocu bir ayı cift. Kadın guzel vucudlu patron, erkek bir kargo ucagı kullanıyor obur sakar...

Neyse bide favorim 80 90 kusagı var. Aksam evli ve cocuklu, sevimli cadı samantha, ve cinli bisey var. Cocuklugumdan hayal meyal hatırlıyorum. Amerikalı bir astronot ve cini:)

Sabahta ise gitmeden seyredebildigim daha once sadece adını duymus oldugum charleinin melekleri. Bence basyapıt. Bide unutmadan aksamları bazı gunler yakaladıgım a takımı...

Bide son donem dizileri prison break, nip tuck, lost...

Neyse daha cok zamanım olsa tv seyretmeye daha cok anlatsam..

İyi seyirler:)

son olarak su linki siddetle tavsiye etmekteyim aman bir goz atın ...

http://www.realfiesta.com/anime.htm

22 Mart 2008 Cumartesi

cok kısa ve net olucam. cebimde persembeye kadar 15 euro var. hafta sonu hava harika. kahve 4 kucuk bira 6 sigara 3 euro. bu hesapla 5paket sigara yada 3 kahve yada 2 bira icebilirim persembeye kadar. evde kimse yok. nerdeler bilmiyorum acıkcası. is arkadasları atinada. iyi tarafından gormeye calısırsam mutfak azına kadar dolu. can sıkıntısı ve bol yemek mutfaktaki yaratıcılıgımı kamcılıyor. ton balıklı makarna, ıspanaklı kasarlı makarna, sade makarna yanında fasulye pilaki, kremalı tavuk suyu corba....
sıkıldım...

21 Mart 2008 Cuma

sağ ayak ic bilegim..


kafam karısık acı cekiyorum ama sebebini bilmiyorum.. bedensel acı ruhsal acıyı dengeler. dovmeci koltuguna padisah tahtına oturur gibi oturdum. aradan nerden baksan 8 sene gecmis. bu arada teknoloji ilerlemis.

19 Mart 2008 Çarşamba

larissada siyaset..


Larisada bugun ikinci eylemime katıldım. Eh zaten iki tane yapıldı. Maksat yeni emeklilik yasasını protesto etmek. Toplu iş bırakma ve toplu gosteri vardı. Bunu seviyorum gecen seferde aynısı olmustu. Gazeteler televizyonlar radyolar ya yayın durduruyor yada sacma belgesel falan koyuyorlar. Bankalar okullar her yer (bakkalı cakkalı ve tabiiki kafeleri saymazsak) kapanıyor. Hayat duruyor. Lakin miting kısmı gecen sefer cok yalandı. İnsanlar onarlı kişilerlik gruplarla sanki Pazar yuruyusune cıkmıs gibiydiler. Kortej yok polis yok sloganlar marşlar yok. 20 25 dakika ortalıkta gezinip sonra bir kafede saatlerce bıdıbıdı edip kahve icmece. Super baslayan eylem boyle bitmemeli. Yada en azından larisada boyleydi. Bu seferki gecen seferkinden farklı oldu ama. Bir kac gun oncesinden anarşistler gazetede yazılar yayınlamaya basladılar. Olay cıkacak larisayı yerle bir edicez die. Bu gunde kafalarında motor kaskları ellerinde sopalarla geldiler eyleme. Ama bu sefer “barışcıl” sendikacılar ve siyasi partililer anarşistleri aralarına almadılar. Arbede yasandı. Anarşistler herkesi dövdü. Sonra tek baslarına yürümeye devam ettiler sloganlar ve sarkılar eşliginde...
Onun dısında yunanistana gelmeden buradaki anaşistler hakkında cok sey duymustum (ve tabiiki 18 kasım orgutuyle ilgili). Buradada bir kacıyla tanısma sansım oldu. Keyifli adamlar. Mesela yunanistanda garip bir sekilde 25 yasından buyuk herkes ya hayatında en az bir kez molotof kokteyli yapmıs yada yapmayı biliyor en azında... neyse bu anarşist kişileri gecen hafta devlete ait eski sigorta binasını (bizdeki SSK binasına tekabul eder.) ele gecirdiler. Oraya yerlestiler. Yaklasık 20 kişi. Yavas yavas renkten renge boyayıp (mor kırmızı agırlıkta) temizleyip yasanır hale getirip orada yasamaya basladılar. Geceleri parti falan yapıyorlar. Tek dert benimle cok konusmak istemiyorlar. Nedense??
Neyse genelde sıkıcı insanlar olsalarda aralarından keyifli insanlar cıkıyor yunanların. Bide bunun burada anlatılamayacak atinalı, exarcialı anarşistler kısmı var. İsteyene yekten anlatılır yada yunana gelen olursa oraya goturulup muhabbete dalınır...

7 Mart 2008 Cuma

ruya...

Daha oncede dedim az ruya goruyorum ama cok kral rüyalar goruyorum. Her seferinden bir film cıkar kesin... karanlık bir evden cıkmaya calısıyoruz birilerini takip ediyorum. Basta kim olduklarını bilmek cok zor. Sonra catıya cıkıyoruz. Catıdan korkuluklara tırmanıyoruz. Sonra onumdekilerden birinin patron oldugunu goruyorum. İpi korkuluklara baglıyor yavas yavas assagı kaymaya baslıyor ipten. Benide cagırıyor ama ben feci tırsıyorum. Gel diyor boyle inmek hem daha keyifli hemde daha hızlı. Assağısı cok yuksek bakmak bile tuyleri diken diken ediyor. Anlıyorum ki assagı kayarak inemicem. Sonra bir cıkıntı goruyorum oraya cıkmaya calısıyorum. Cunku korkuluklara tutunarak ayakta durmaya calısmak cok zor. Çok korkuyorum. Hareket bile edemiyorum. Sonra orada iki kisi oldugunu goruyorum cıkıntının uzerinde. Cok yorucu, oraya gelmeme izin vermiyorlar hepimizi tasımaz die. Patron sarkı soyleyerek assagı kaymaya devam ediyor. Kımıldayamadıgım icin hep aynı yere bakmak zorundayım. Sonra bir bahce goruyorum. İki aslan var kabarık yeleli birde aralarında bir japon. Çinli değil ama cinliler daha sefil gorunuyor. Acık gri bir takım elbise giymis. Bıyıkları ve sacları kırlaşmıs. Aslanlar once onunla biraz oyun oynuyor sonra parcalıyorlar. Bakmamaya calısıyorum. Ama imkansız. Baska yere donemiyorumki dusucem korkusundan. Aslanlar heryeri kana bulayıp zavallı japonu parça parça edene kadar seyrediyorum. Bu arada çıkıntıdakilerin umurunda deil. Belki duymuyorlar bile adamı patron hala şarkı soyleyerek aşşagı iniyor. Yeteeer uyanıyorum.

6 Mart 2008 Perşembe

daha cok var fezaya cok var...


pek sevgili arkadasım ozgemle fezada cılgınca opusmeye karar verdik. ben ozel olur sanıyordum o kamuya acmıs. ehh yardımcı olmak lazım. ozgeyi opmek icin fezaya gitmek gerekirse fezayada gidilir...:)

4 Mart 2008 Salı

Bahar tribi sanırım. Havalar düzeldi ya. Yeni bisey bulmak lazım rahatsız edicek yine. Bu seferki cok ciddi ama. Bunca zaman icimde kalan ne varsa kime soylemeye cekinip, korkup icime attıysam. Hepsiyle yüzlesiyorum. Telefon acıyorum, mail atıyorum, yada nasıl ulasabilirsem oyle ulasıp icimdekini kusuyorum. Ama bunu acık net kafayla yapıyorum. Ne alkol oluyor kanımda nede aptallastırcak baska bisey. Dusunmeden geri donmeden sadece hesaplasıyorum. Sonra eve gidip acılar icinde kıvranıyorum. Bunca senenin kini, ofkesi sevgisi cıkarken cok can yakıyor. Ne kadar zormus meğer. Kendinle yüzleşmek ne kadar acılıymıs ne kadar göz yaşlıymıs. Hala bitirmedim ama. Hala devam ediyorum etegimdeki taşları kayaları dokmeye... sizinde apansız telefonunuz calarsa uzerinde adım yazan yada bir mail yada mesaj gorurseniz benden gelen. Bilinki sıra sizde. Varsa seninlede hesaplasacak biseyim sıra yavas yavas sana geliyor. Bedenim bu acıya katlanabilirse tabii...